Pamir Şen
Pamir Şen - Yazar

Renkli Muhakeme

İtalyancada ragion colorata diye bir tabir vardır. Renkli muhakeme anlamına gelir. Eski metinlerde, mesela Giovanni Boccaccio’nun Decameron’unda geçer. Decameron, İsa el-Mesih’in 1348’inci senesinde, Floransa’nın veba illetinin işgali altında olduğu günlerde taşrada bir villaya çekilen on adolescent (geç ergen)’in birbirlerine anlattıkları hikâyelerden oluşan, Binbir Gece Masalları kıvamında bir kitaptır. Ragion colorata tabiri de ilk günün üçüncü kıssasında geçer.

Bu renkli muhakemeye sahip zat olan Melchisedech İskenderiye’de mukim bir Yahudi tefecidir. Selahattin Eyyûbî bu tefeciden yüklü miktarda para istemek için kendisini sarayına davet eder ve ona bir soru sorar: Üç şeriattan (legge [yasa] diye geçer, din diye de çevrilebilir ama şeriat daha oturaklı olur) hangisinin hak olduğunu sorar. Bir Müslüman hükümdarın bir Yahudiye bu soruyu sormasının ardında yatan tuzağı çabucak sezen tefecimiz, renkli muhakemesini devreye sokarak ona vaktiyle işittiği bir hikâyeyle cevap verir.

Evvel zaman, kalbur saman içinde, Karun kadar zengin bir adam, hazinesinin en değerli parçası olan yüzüğünü, varisi olacak oğluna bırakır ve bu bir gelenek hâline gelir. Bundan böyle ailedeki her baba, ölmeden önce yüzüğü bırakmak suretiyle oğullarından birine teveccüh göstermekte, onu kardeşlerinin efendisi kılmaktadır. Çok seneler, çok nesiller geçer, en sonunda ailedeki bir diğer yaşlı adam, üç oğlundan hangisine yüzüğü bırakacağına karar veremez. Hepsi birbirinden sadık, birbirinden itaatkâr, birbirinden faziletlidir. Hiçbirini rencide etmek istemeyerek, çok iyi bir ustaya yüzüğün, aslından ayırdı mümkün olmayan iki kopyasını yaptırır. Üç oğluna da birer tanesini verir ve bu fâni âlemden göçer.

Oğulların her biri, kendilerine tevârüs eden yüzüğü göstererek, gerçek varis olduklarını iddia ederler. Ancak hakiki yüzüğün hangisinde olduğunu ne onlar bilmekte, ne de bakanlar ayırt edebilmektedir. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam, üçü de üç oğula benzer şekilde ‘hak din’ olduklarını iddia etmekte, müminleri buna içtenlikle inanmaktadırlar. Hangisinin hak kere hak, yani Tanrı’nın gerçek şeriatı olduğunu ise ancak Âlemlerin Rabbi’nin kendisi bilmektedir.

Selahattin’in ‘tuzak sorusunu’ böylelikle savuşturan, onunla bir anlamda satranç oynayan Melchisedech, sonunda sultan hazretlerinin istediği parayı verir. Sultan da ona hediyeler takdim eder ve onu ömrünün sonuna kadar dostu bilir. İşte böylelikle ‘renkli bir muhakeme’nin hem sultanların, hem zor soruların, hem de itikadi kavgaların üstesinden nasıl kıvrakça gelebildiğini okuyan biz okurlar da, eskilerin tabiriyle hayret’ten doğan bir tebessümle sıradaki hikâyeye geçeriz.

Toplam 68 defa okunmuştur.

Pamir Şen diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.