Pamir Şen
Pamir Şen - Yazar

Seçici tarih I: Kemalist kurgu

Bir ulus yaratmanın veya daha genel manada ortak bir kimliği insanlara benimsetmenin yaygın yöntemlerinden birisi, ortak bir tarih inşa etmektir. Bu kimliğe mensup olan insanlar, kendileri doğmadan önce ölmüş insanları bu yolla tanırlar, onlarla kaynaşırlar, ama daha da önemlisi, savaşlarda ve çatışmalarda onların tarafını tutarlar.

Türk-Yunan, sağcı-solcu, Roma-Kartaca, liste uzar gider. Hepsinde bir ‘biz’ bir de ‘öteki’ vardır. Daha geniş ve cahil kitlelere hitap ediliyorsa biz tarafının daima haklı, ahlaken üstün taraf, ötekinin de haksız ve ahlak yoksunu olduğu bir senaryo kurmak işe yarayacaktır. Sofistike (veya züppe) okurlar ise grinin tonlarına düşkün olduğu için, abartı dozunu azaltmak, her iki tarafın da insani ve gayrı insani yönlerini öne çıkarmak gerekir. Yine de biz az daha açık, öteki az daha koyu gri olmalıdır. Aradaki farkı birçok insan ayırt edemez, hatta o yüzden bu tarz anlatıyı hıyanet olarak görür. Ama okumuş zihin, hikayedeki gizli hamaseti sezer ve kendi payına düşen mesajı alır.

Peki geçmişi nasıl seçeriz. Tüm tarihi anlatamayacağımıza göre, bir seçki ortaya çıkarmak zorundayızdır. Büyük zaferlerle başlanır. Malazgirt, İstanbul’un Fethi, Mohaç muharebesi, bir zamanlar dünyaya ‘hükmediyorduk’. Evet, ‘biz’ hükmediyorduk. Ama sonra bir şeyler ters gitmiş olmalı ki Sakarya’nın doğusuna kadar çekilmek zorunda kaldık. Öyleyse arayı doldurmak lazım. Bizi bertaraf eden Batı; Rönesans, Reform, Bilim devrimi, aydınlanma ve sanayi devrimini yaşadı. Daha doğrusu kendi tekamülünü bu anlatı üzerine kurguladı. Bizde bunlar olmadı veya olmadı gerekenden geç oldu. Öyleyse cevap belli, treni kaçırdık.

Böylelikle Viyana’da bozguna uğradığımız o kara günden Mondros mütarekesine kadar geçen zamanı, boşa harcanmış veya yanlış harcanmış, bir anlamda tarih israfı olarak yorumlayabiliriz. Ancak ondan sonra ‘milletimiz’ muvaffak olduğu Kurtuluş Savaşı ile ‘ikinci bir şans’ elde etti. O şansı bize veren Mustafa Kemal Paşa olduğuna göre, bunu nasıl değerlendireceğimize de onun karar vermesi son derece normaldi, kazanılmış bir haktı.

İşte böylelikle okul kitaplarındaki tarih anlatısını kurmuş olduk. Muzaffer bir uzak geçmişle karanlık bir yakın geçmiş arasındaki boşluk bir ‘hatalar bilançosuyla’ dolduruldu. Bundan sonra aynı hataları tekrar etmeyecek, kendimize çeki düzen verecek, sıkı bir diyete girecektik. CHP’nin altı okunu bu bakımdan bir diyet menüsüne benzetebiliriz.

Önce biz ve ötekiyi ayırdık, sonra ‘biz’in hikayesini yazdık ve ona bir ahlaki mesaj yükledik. Bu mesaj, bugünün (yani erken cumhuriyetin) politikasının gerekçelerini oluşturdu. Geçmişin içinden tarih damıtıldı. Ancak bu anlattığım, madalyonun bir tarafı, haftaya öbür tarafını, yani mukaddesatçıların kurguladığı versiyonu anlatmayı planlıyorum.

Toplam 1184 defa okunmuştur.

Pamir Şen diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.