Pamir Şen
Pamir Şen - Yazar

Babil Kulesi nasıl yıkıldı?

Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı. Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler. Birbirlerine, “Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim” dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar. Sonra, “Kendimize bir kent kuralım” dediler, “Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.”

RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi. “Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar” dedi, “Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.” Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu. Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı. (Tekvin, 11, 1-7)

Daha önce Whiplash (2014) ve Aşıklar Şehri (2016) filmleriyle büyük basari kazanan Damien Chazelle’in 2022’de çektiği Babil (2022) filmi, gişede büyük zarar eden, eleştirmenlerin ekseriyetinin beğenmediği, yine de birtakım insanların (misal ben) çok beğendiği ve baş köşeye koyduğu bir film oldu. Peki bu film ne anlatiyor? Sinemaya sesin girmesiyle, dahası 30larda Büyük Buhran ve New Deal ekonomisinin yanında gelen ‘ahlakçılık’ ile eski devrin aktörlerinin hem yeni tekniklerin gerisinde kalmalari, hem de yeni normlara uy(a)mamaları sebebiyle taşrada kalmalarını, yok olmaya mahkum olmalarını anlatıyor.

Peki neden adi Babil?

Birinci neden: Babil kulesi, Allah insanların dillerini karıştırdığı için tamamlanamadı. Tıpkı sesin sinemaya girmesinin sinemanın dilini karıştırması gibi. Charlie Chaplin buna yıllarca direndi, ama sonunda o da *Büyük Diktatör’*ü ve sonraki sesli filmlerini çekti. Andrew Lloyd Webber’in Sunset Bulvarı müzikalinde Norma Desmond’un söylediği “With one look” şarkısı hatırlamaya deger. Artık bir bakışla ‘kalpler kırmak’ mümkün olmayacaktır. O bakışa eşlik edecek bir replik ve o repliği doğru tonda, doğru diksiyonla, doğru ‘duyguyla’ söyleyecek aktörlere ihtiyaç vardir.

İkinci neden: Babil’in mitolojide “günahlar şehri” olarak anılması ve bu günahlarının bedelini yıkımlarla ödemesidir. Eski Hollywood da Babil gibidir. Figüranların canlarına kıymet verilmez, içki ve hatta uyuşturucunun kol gezdiği partilerde filler dans ettirilir. İnsanlar sabahlara kadar eğlenir, çok para kazanıp vergi ödemez, devasa malikanelerde yaşarlar. Sonuçta dünya onlara cürümlerinin bedelini ödetir (!).


Ahlakçı bir insan, onların bu duruma gelme nedeninin ‘günahları’ olduğunu söyleyebilir. Ancak değişimin kimseyi hesap etmeyen, umursamaz bir acımasızlıkla donanmış oldugunu düşünen daha ‘kinik’ birisiyseniz, bu kaçınılmaz kaderin bir ceza degil, bir lanet oldugunu düşünebilirsiniz. Dünya değişir ve bizi hesap etmeden değişir. Vücudumuz bile bize sormadan yaşlanır. Ajda Pekkan’a kulak verecek olursak, “her güzel şey çabuk biter, soldular dünkü çiçekler, ne dostlar ne de mutlu günler, bizimle daima beraberler”. Ölümlülük bile başlı başına insanın kaçamayacağı bir lanet, J.R.R. Tolkien’in tabiriyle adeta bir “haksızlıktır”.

20’ler Hollywood’undaki hazin son da böyle yorumlanabilir. Ortada hiçbir günah yokken bile, cezalar bize ‘rast gelebilir’. Üstelik hayatının belli bir döneminde ‘feleğin’ iyi davranmasıyla yükselen insanlar, aynı hızla yere çakılabilirler. O nedenle boşuna eskilerimiz ‘kahpe felek’ dememişlerdir. Brad Pitt’in canlandırdığı Jack Conrad’ın başına gelen, yaşadığı dünyada ona düşen rolün ortadan kalkmasıdır. O rol ortadan kalktığında, kendine yeni bir rol bulamamak, ölüm demektir. Conrad zamanın lanetine uğramıştır. Dostu olan bir eleştirmen bu durumu dört kelimeyle özetler: “It’s bigger than you” (Senden daha büyük).

Dünya bizden büyüktür. Hayat birçok insanın kompleks bir mekanizma içinde kendine yer aradığı, debelendiği, o yeri bazen bulup bazen bulamadığı bir arenadır. Bir başka benzer film olan Atları da Vururlar (1969) daha en baştan kaybetmiş olanların hikayesini anlatır. Ancak Babil, daha trajik olanı, kendi yaptığı kuleye tırmanarak adım adım göğe yaklaşan insanların ‘onlardan daha büyük’ olan bir şeyin, ‘dillerini karıştırması’ sonucunda yıkılan kuleden yere yuvarlanmalarını anlatır.

Toplam 1689 defa okunmuştur.

Pamir Şen diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.