Neden Candan Badem?

Ahmet Yücel ÇİFTÇİ

15 Temmuz Fethullahçı darbe girişiminin ardından ülke bir yandan darbe girişimi şoku ile karşı karşıya kaldı. Diğer yandan da bu gerekçe ile Cemaatçi olmayan muhaliflerin de süreç içerisinde elimine edilmesi durumu ve fiili rejim değişikliği girişimi tehlikesi ülkenin karşısına dikildi. Candan Badem de Cemaatçi olmayan, solcu, marksist ve ateist kimliği ile öne çıkan ve sürecin kurbanı kılınmaya çalışan önemli bir akademisyen.

 Candan Badem, Tunceli Üniversitesi’nde marksist bir öğretim görevlisi ve tarih bölümü başkanıdır. Bilimsel bir dünya görüşü olduğu için de yaşadığı sürece ilişkin gerçekleri yorumlama yeteneği vardır. Her insanda olması gereken bir dünya algısına sahiptir. Çoğunlukla aynı şeyleri düşünmüyor ve paylaşmıyor olsa da, bu dünyada var olan ve bazıyerlerde iktidar olmuş bir dünya görüşüne yakın durduğunu ifade edecek kadar dürüst ve samimidir. Takiye yapmıyor ve yerini korumak için yılan gibi kıvrılmayı ahlakına ve dünya görüşüne saygısızlık sayıyor.

Bu akademisyen, okuldaki odasında, daha önce okuduğu ve eleştirdiği bir kitap üstünden suçlanmaya çalışılıyor.

Buna fikren, siyasi ve ideolojik olarak karşı olmak ve tartışmak mümkün. Ama işlevi ne olursa olsun parlamentosu olan ve demokratik işleyişinin olduğu iddia edilen bir ülkede kitabı suç unsuru saymak asla kabul edilemez.
Candan Badem’in bu kitabı eleştirdiği dönemde, bu kitabın yazarıyla bugün onu yargılamaya kalkışanlar can ciğer vaziyetteydi. Çeşitli kişi ve kurumlara birlikte “kumpas'' hazırlamakta epey yol almışlardı. Ve ilginç olan bu ortaklığın, dünya alemin gözüne içine baka baka medya aracılığı ile itiraf ediliyor olmasıdır.

Ben de siyaseten karşı görüşte olduğum kişilerin kitaplarını okudum. Örneğin; Alparslan Türkeş’in "Dokuz Işık Doktrini", Necdet Sevinç'in "Ülkücüye Notlar" ve Hitlerin "Kavgam'' kitabını okudum. Okuduklarım bunlarla da sınırlıdeğil,  adını saymakta zorlanacağım ve düşüncelerime ters düşen çok sayıda başka kitaplar da okudum.

Bir askere, “neden silahın var'' ya da bir hakime “neden cübbe giydin'' veya bir ressama, “neden elinde fırçan var'' diye sorulabilir mi? Bu soruları sormak ne kadar komikse ve saçmaysa, bir hocayı “neden şu kitabı okuyorsun'' diye suçlamak da o denli utandırıcı ve alçaltıcı bir durumdur.

Candan Badem, düşündüğü gibi yaşayan ve yaşadığı gerçek ilişkilerini saklamadan açıklayan bir aydındır. Bu dünyada bir gün kavgasız ve güzellikle yaşanacaksa, bu aydınların açtığı ışıklı yolda yürünerek varılan yerde olacaktır.

Benim ülkem, Ortaçağ’da Rahip Bruno'yu yakanlarla, kitapları imha eden Hitler rejimiyle ve 12 Eylül darbecileriyle hesabını görmüş olsaydı bugün bunları yaşamayacaktık.

Eğer farklı sesler kısılırsa, kimin sesinin nerede ve ne zaman kısılacağının belli olmadığı yere sürükleniriz. Aydınlıktan ve farklı olmaktan korkmayalım. Korkunun ecele faydası yoktur.!

CANDEN BADEM KİMDİR?

Candan Badem 1970 Ardahan, Hanak doğumlu. Lisans öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünde tamamladıktan sonra, Birmingham Üniversitesi'nde "Rusya ve Doğu Avrupa çalışmaları" yüksek lisansı yaptı. Çeşitli özel şirketlerde çalıştı. 2007'de, "Osmanlılar ve Kırım Savaşı (1853-1856)" konulu teziyle Sabancı Üniversitesi'nden doktora derecesini aldı. On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı Tarihi, Osmanlı - Rus ilişkileri, SSCB tarihi, Kafkasya ve Orta Asya alan araştırmaları üzerinde çalışıyor. Makaleleri çeşitli kitap ve dergilerde yayımlandı.

Sosyalist kimliğiyle bilinen Badem, gözaltı kararı ile ilgili, kendisine sözlü olarak, bu soruşturmanın ''FETÖ’ kapsamında olduğunun iletildiğini belirtmiş ve hiçbir İslami gruba sempati duymadığını, Gülen cemaatiyle de hiçbir zaman yollarının keşişmediğini açıklamı=tı. Badem, üniversite yıllarından beri sol-sosyalist, Marksist görüşlü bir insan olduğunu belirterek, bu tutumla karşılaştığı için büyük bir şok yaşadığını da söylemişti.