Hudutların Kanunu / Lütfi Akad Yılmaz Güney'i ve Sinamasını anlatıyor-4

Tahir ŞilkanTürk Sinemasında dönüm noktasını oluşturan filmlerin başında Hudutların Kanunu gelir. Yılmaz Güney'in hikayesinden Lütfi Akad ile birlikte senaryosunu yazdıkları, Lütfi Akad'ın yönettiği Hudutların Kanunu, o...
Tahir Şilkan
Türk Sinemasında dönüm noktasını oluşturan filmlerin başında Hudutların Kanunu gelir. Yılmaz Güney'in hikayesinden Lütfi Akad ile birlikte senaryosunu yazdıkları, Lütfi Akad'ın yönettiği Hudutların Kanunu, o güne kadar vurdulu kırdılı filmlerdeki oyunculuğu ile çoluk çocuk, çoğunluğu bitirim takımından yetişkinlerin gönlüne taht kuran Yılmaz Güney'i, bütün sinema seyircilerinin tek gözde erkek oyuncusu yapan filmdir: Hudutların Kanunu...
Akad, Yılmaz Güney'in kendisine verdiği senaryonun gereğinden fazla uzun ve kendi seyircisi için yazılmış bir senaryo olduğunu, okumasının bir günde bitmediğini, gözüpek ve kahraman bir kaçakçıyı anlattığını, Suriye -Türkiye sınırını su yolu yapmış, ordan buraya, burdan oraya ne gerekiyorsa götürüp getiren, attığını vuran, kadınlar arasında ünlü, güvenlik güçlerine kafa tutan yaman birinin hikayesi olduğunu, senaryonun onunla başlayıp, onunla bittiğini ifade eder.
Senaryodaki eksiklikleri Yılmaz Güney'le oturup konuştuklarını anlatan Akad, Yılmaz Güney'in sonuna kadar ses çıkarmadan kendisini dinlediğini, sonra yüzünde ince bir gülümseme ile "Ağabey, beni perişan ettin, ama ne diyem, haklısın. Yalnız şu var, sen benim bu senaryoyu kimler için yazdığımı biliyor musun?" sorusunu yönelttiğini söylüyor. "Biliyorum" dediğini, Yılmaz Güney'in bunun üzerine, "senaryoyu senin istediğin biçimde değiştirirsek kimler görecek filmi?" dediğini, kendisinin bu soruya yanıtının, "Herkes görecek" olduğunu ifade ediyor. Bunun üzerine Yılmaz Güney'in, "Söylediğini yapalım ağabey, günahı boynuna," dediğini, senaryoyu yeniden yazdığını ve Yılmaz Güney'le senaryo üzerinde günlerce çalıştıklarını anlatıyor.
&&&
"Bu filmi tasarlarken çıkış yolum nasıl görüntünün yalınlığına dayanıyor idiyse, halk öykülerini derleyen kitaplardan dedelerin, ninelerin kısa, süssüz, kesin anlatım biçimlerinden esinlenerek senaryoda konuşmaları da öyle yalın tutuyorum...Her şeyi ile bir Türk filmi yapmak istiyordum, şimdi bunu başardığıma inanıyordum. Bu sonuç, benim hayalimin gerçekleşmesi oluyor..." Lütfi Akad
&&&
Urfa'da bir otele yerleşip günlerce film üzerine çalıştıklarını anlatan Lütfi Akad, Yılmaz'ın seçtiği yardımcıya tecrübeli, gözüpek, eski bir kaçakçı ile tanışmak istediğini söylediğini, yardımcının gülerek, "Başım gözüm üstüne ağam, diyem o ki, bu işte insan çok eskimez" dediğini, ertesi sabah böyle bir adamın kapısını çaldığını anlatır. Adamla uzun bir konuşma yaptığını, sınır boylarında gidip gelmenin bütün tekniklerini öğrendiğini, öyle ki; "Neredeyse staja başlayıp kısa bir zaman sonra ilk geçişimi deneyecek derecede" bilgilendiğini ifade ediyor.
Lütfi Akad, Yılmaz Güney'le daha önce hiç çalışmadığını söyledikten sonra, "Oyuncuyla Yönetmen başlığı altında şunları anlatır:
"Oyuncuyla yönetmen... Karşı karşıya geldiklerinde birbirlerini anlamaya çalışırlar. Kimi durumlarda kendilerini ele vermek istemezler, sımsıkı kapalıdırlar. Bu durumlarda ilişki kurmanın yolu yoktur, iki taraf da birbirlerinin düşüncelerini dile getirilen anlamda alırlar, ve karşılıklı kurmaca bir ilişki içinde çalışırlar. Bu tür bir ilişki her zaman kötüdür demiyorum. Sonuç her zaman olduğu gibi yönetmen ve oyucunun becerisine bağlıdır... Yılmaz Güney'le karşı karşıya geldiğimizde, birbirimizi açık seçik gördüğümüzü duydum, öyle ki neredeyse konuşmadan çalışabileceğimize inandım. Bu tür oyuncularla birbirimizin gözüne bakarak anlaşıyoruz. İstenileni daha söylemeden kavrıyorlar, bir baş eğimini, kaş çatmasını anlamlandırıyorlar. Bunlara aynı yolla karşılık veriyorlar. Karşımda has bir sinema oyuncusu var..."
&&&
Hudutların Kanunu filminin sansürün reddettiği film olarak çekildiğini bilmeden filmi çekmeye başladıklarını anlatan Lütfi Akad, filmi çekerken Polis baskınına uğradıklarını, durumdan Yılmaz Güney'in haberi olduğunu düşündüğünü ve kızdığını, "O gözü pek biri olabilir ama bu gözüpekliği başkalarına taşıtmasını doğru bulmuyorum" diyerek düşüncesini açıkladıktan sonra, çalışmanın ertelendiğini, başka bir senaryoyu (Dağların Kanunu) Sansür Kuruluna gönderip izni aldıklarını, ancak filmi İstanbul'da Çatalca taraflarında tamamladıklarını anlatıyor.
&&&
Senaryonun yeniden yazılması sırasında, Yılmaz Güney'in endişeyle "Bu filmi kim görecek?" sorusuna, "Herkes" dediğini anlatan Lütfi Akad, filmi gerçekten de herkesin seyrettiğini, Yılmaz Güney'in alışagelmiş seyircisinden başka hiç beklenmedik bir seyirci katında da ilgi gördüğünü söylüyor. Türk sineması diye bir şeyin olmadığını iddia edenlerin kendisini filmi konuşmaya çağırdıklarını, eleştirmenlerden, dergi ve gazetelerde çıkan övgü dolu yazılar sonrasında Yılmaz Güney'in kısa bir süre sonra adının "Çirkin Kral" a yükseldiğini ifade ediyor.
(HUDUTLARIN KANUNU: Yapım; Dadaş Film - Kadri Kesemen, Yönetmen ve Müzik; Lütfi Akad, Senaryo; Lütfü Akad - Yılmaz Güney, Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur, Oynayanlar: Yılmaz Güney, Pervin Par, Muharrem Gürses, Tuncel Kurtiz, Erol Taş, Tuncer Necmioğlu, Aydemir Akbaş, Osman Alyanak, Danyal Topatan, ... siyah - beyaz, 1967)
"Hudutların Kanunu / Lütfi Akad Yılmaz Güney'i ve Sinamasını anlatıyor-4" haberi, 16 Eylül 2017 tarihinde yazılmıştır. 16 Eylül 2017 tarihinde de güncellenmiştir.

YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.